Elbistan Haberler – Güncel ve Tarafsız Haberler

Güncel ekonomi, spor, teknoloji, magazin ve daha fazlası! Tarafsız haberlerle Elbistan’da ilk sizin haberiniz olsun!

Kayıp yakınları 2 yıldır bir iz peşinde: ‘Gidecek mezarım olsun’

6 Şubat depremleriyle yakınlarının canlı cansız bedeni bulunamayanlar hala kayıplarını arıyor. Bu nedenle her kapı çaldığında yüreklerinin ağzına geldiğini söyleyen kayıp yakınları, yardım istiyor.

HATAY – 6 Şubat 2023 yılında meydana gelen depremlerin üzerinden 2 yıl geçerken, depremde yakınlarını kaybeden ailelerin arayışı devam ediyor.

Deprem Kayıpları Platformu’nda 21 kişi yakınlarını ararken tam olarak kaç kişinin kayıp olduğu ise bilinmiyor. Kimi dernekler 147 başvuru aldığını kimisi 50 başvurunun olduğunu söylüyor. Kayıpların sayısı ve akıbeti hakkındaki belirsizlik devam ederken, kayıp aileleri ise 2 yıldan bu yana kayıp aile fertlerinin bulunması için mücadele ediyor.

‘BAKANLIK ‘FOTOĞRAFLAR GÖSTERİLECEK’ DEDİ AMA 10 AYDIR DÖNÜŞ YAPILMADI’

6 Şubat Deprem Kayıpları Platformu Sözcüsü Sema Güleç, 24 yaşındaki oğlu Mustafa Batuhan Güleç’in enkazdan çıkarılıp beyaz bir araca bindirilmesinin ardından kaybolduğunu ve bu tarihten itibaren kendisine ulaşamadıklarını söyledi. Oğluna ulaşmak için hastaneleri, enkazları ailesiyle birlikte arayan Güleç, daha sonra depremde yakınlarını kaybeden diğer aileler ile birlikte platformu kurdu.

Arayışını diğer kayıp yakınlarıyla birleştirerek sürdüren Güleç, bu süreçte yaşadıklarını şöyle anlattı: “Kayıp aileleri olarak, kendi çabalarımızla İçişleri Bakanlığı’na ulaştık ve Ali Yerlikaya sesimizi duydu. Ardından AFAD başkanını konuyla ilgilenmek üzere görevlendirdi. AFAD’a giderek dosyalarımızı ilettik ve kayıplarımız aranmaya başladı. Önce DNA’lar tarandı, fotoğraflarla yüz taraması karşılatıldı. Bu süreçte kayıplarımızdan Aybüke Körük ve Merve Ateş bulundu. ‘En son Türkiye geneli bütün fotoğraflar toplanıp kayıp ailelerine gösterilecek’ denildi. Şimdi depremde gömülen kişilerin fotoğrafların gösterilmesini bekliyoruz ancak 10 aydır bir dönüş yapılmadı.”

Sema Güleç, enkazdan çıkarıldığını düşündüğü oğlunu arıyor.

‘İKİ YIL OLDU DAHA NE KADAR BEKLEYEBİLİRİZ’

Kayıplara ilişkin yürütülen süreçlerin sürüncemede bırakıldığını ve geç kalındığına dikkat çeken Güleç, “Bu aramalar ilk zamanlarda yapılsaydı, mezarlar açılsaydı belki de kayıplarımız bulunmuştu. Sağ olsun, Ali Yerlikaya geldikten sonra sesimizi duydu ama süreç çok geç başladı. Oğlum vefat etseydi ve gömseydik, acımızı hiçbir şekilde unuturduk. Ama biz normal hayatımıza dönemedik. Her kapı, her telefon çaldığında, ‘acaba o mu geldi, bir haber mi geldi, buldular mı oğlumu’ diye atıyor kalbim. İki yıl oldu, daha ne kadar bekleyebiliriz? Bir an önce kayıplarımızı bulup bize versinler” diye konuştu.

‘HAYATA TUTUNMAMIN NEDENİ KAYIPLARIMIN MEZARINI GÖRMEK’

60 yaşındaki ablası Mevlüde Yıldız İncili ile 39 yaşındaki yeğeni Mehmet Şükrü İncili ile Rönesans binasının altında kalan Cemile İncili de enkazdan çıkarıldığı günden bu yana yakınlarını arıyor. Kayıplarına ilişkin ne bir görgü tanığı, ne bir hastane kaydı, ne de bir DNA eşleşmesi bulamayan İncili, “Valiye çıktım, savcıyla görüştüm, meclise gittik… Gitmediğimiz, çalmadığımız kapı kalmadı. Benim tek istediğim, hayata tutunma sebebim, aslında onların cenazelerini bulup mezarlarını görmek. Hayata tutunmam, direnmem bu yüzden” dedi.

Cemile İncili, ablası ve yeğenini arıyor.

‘YANGINI BAHANE EDİYORLAR, ARAŞTIRMA YAPILMIYOR’

Deprem kayıplarının unutulduğunu ve yeterli özenin gösterilmediğini söyleyen İncili, şöyle devam etti: “Savcı, ‘Yanlışlıkla götürülmüş olabilir’ diyor. Hadi biri yanlışlıkla götürüldü. İki cenazem de mi yanlışlıkla götürüldü? Kimsesizler mezarında daha isimsiz mezarlıklar var. Onlar kimler? Neden araştırılmıyor? Bunu devlet yapmayıp, ben kendim mi yapacağım, tek tek mezarları mı açacağım? Sitemizde (Rönesans) 53 kişi kayıp. 53 kişi yanlışlıkla mı gitti? Yandı, kül oldu, bitti mi? Altıncı komşumuz, oğlunu ve gelinini hiç yanmadan, ikinci ya da üçüncü günü çıkarmış vefat halinde. Rönesans’ta yangını bahane ediyorlar, araştırmalar yapılmıyor.”

‘ÜZÜLMEYELİM DİYE ENKAZ TARAMASINA ÇAĞIRMADILAR’

Yetkililerin kendilerini enkaz taramasına dahi çağırmadıklarını söyleyen İncili, “Üzülmeyelim diye çağırmamışlar. Bizi zaten üzdüler. Devletin memuru, polisi bizi arayıp ‘kaybınızı buldunuz mu’ diye soruyor. Gerisini siz düşünün. O enkazın taranması için çok çaba sarf ettim ama haber verilmeden ‘bakıldı’ denilerek üstü kapatıldı. Vali Bey, Rönesans gündem olduğu için apar topar bir emir verdi. Ve o enkaz bir gecede, araştırma yapılmadan toplandı. Cenazeleri dahi alamadık. Devlet bizi orada korumadı. Valisi bizi orada korumadı. Savcı bizi düşündüğü için değil, başka şeyleri korumaktan dolayı orada olmamızı istemedi. Benim en doğal hakkım değil mi? Dilekçe vermişim. Uğraşmışım. Ben o enkazın taranmasını görmüyorum. 53 kişiden iki yıldır hiçbir kimse haber alamadı” dedi.

‘UZAYA GİDİYORUZ AMA KAYIPLARIMIZIN HASTANE KAYDINI BULAMIYORUZ’

Yakınlarının enkazdan çıkacağına dair umudunun enkazın apar topar kaldırılmasıyla kaybettirildiğini söyleyen İncili, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ben Türk vatandaşı olarak devletimden sevdiklerime kavuşmayı istiyorum. Bir mezarları olsun istiyorum. Ben gidecek bir mezarım olmadığı için annemin mezarına, ablamın ve yeğenimin resimlerini koydum. Bu ne kadar acı bir şey. Bize bu acıyı yaşatmaya hakları yoktur. Herkes, ‘haklısınız’ diyor. ‘Sabredin, zaman, zaman, zaman’ dediler. Bu kadar zaman sabretmek bizler için kolay mı? Ben bulmak istiyorum. Giden canlarımın ne olduğunu bilmek istiyorum. Kayıp ailelerinin sesini duymadılar. 2 yıldır ‘DNA eşleşmesi’ diyorlar. Hangi çağda yaşıyoruz? Uzaya gidiyoruz diye övünürken, Türkiye’nin içinde kaybolan kayıplarımızın bir hastane kaydını bulamıyoruz, DNA sonucunu bile bize vermiyorlar.”

‘KAYIP YAKINLARI TRAVMATİK BİR YAS SÜRECİNDE HAYATLARINI SÜRDÜRMEK ZORUNDA KALIYORLAR’

Kayıp ailelerinin psikolojik durumunu değerlendiren Afet Psikolojisi Platformu’ndan psikolog Göze Kaçmazoğlu, yas sürecinde kişilerin kendilerini, yaşayanları, bazen de kaybettiği kişiyi suçlayabileceğini söyledi. Bunun, kişinin acısını yansıtacak bir muhatap bulamama, adalet duygusunu tatmin edememe halinden kaynaklandığını belirten Köseoğlu, şunları belirtit: “Kayıpların bulunamaması süreci de kişinin yaşadığı acıyı travmatik hale getirir. Kişi öldüğü zaman gerçekleştirilen dini ritüeller, aslında kişiyle vedalaşmanızı sağlar ve bizim bu duygusal acıyı işlememize yardımcı olur. Fakat kayıplarını arayanlar, kayıplarını bulamadığı sürece bu iyileşme sürecine geç kalıyorlar. Ellerinde olmadan yaşanan bu gecikmeden ötürü yaşadıkları sorunlar ertelenmiş oluyor. Zorlu, travmatik bir yas sürecinde hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar.”

‘SÜREÇ TRAVMATİK AMA SONUÇ ONLARI MUTLU EDEBİLİR’

Kayıp ailelerinin yaşadığı belirsizliğin ve adını koyamama halinin güçlüğüne işaret eden Köseoğlu, AFAD ve bakanlık tarafından ailelere verilen sözlere ilişkin olarak şunlara dikkat çekti: “İnsanların kayıplarını bulması, ad koyması, ziyaret edebileceği, bir anma töreni, dini ritüelin gerçekleştireceği bir yerin bulunması çok önemli ve aslında iyileşme yolunun da bir adım. Maalesef bu ailelere bu imkanı verilemedi veya bu sağlanamadı. Bu anlamda fotoğraflardaki belki de deforme olmuş yüzlere, vücutlara bakmak, aslında tramvatik süreci etkileyen, yeniden canlandıran, tetikleyen bir durum. Yine de başka bir çare yoksa ve insanlar buna razıysa, ‘bir şeyler olsun ve elimizden geleni yapalım’ diyorlarsa, bu uygulamalarla elde edecek bir sonuç onları mutlu edebilir. Çünkü orada bir kişinin nerede olduğunun, ölü olduğunun belli olması bile bazen çok önemli oluyor. Belirsizlik ve belirsizlikle mücadele, ne yapacağını şaşırmış olma, devam etme arzusu bir yandan da yılmışlık ve bıkkınlık, pes etme isteği derken insanlar hırpalanıyorlar.”

Uygulamanın tramvatize edici olabileceğine dikkat çeken Köseoğlu, “Kişilerle önceden görüşmeler yaparak, uyarılarak bir süreç yürütülmelidir. Böyle bir durumda nasıl hissedebileceklerine dair bir ön hazırlık yapmak, psikolojik destek almak, ailelerin bu süreçte birbirine destek olması çok kıymetli. Bu yolla bu fotoğrafları gördükten sonra ortaya çıkan psikolojik etkiler, biraz daha kontrol altında tutulabilir” dedi.

Diyarbakır escort
mardin escort
bursa escort
adana escort
izmir escort
ekmel ekmel
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber
haber